Hac İbadeti Genel
Hac İbadeti
Lügatte kast ve teveccüh manasına gelen hac kelimesi dini açıdan Kâbe-i Muazzama ve Arafat gibi bölgeleri muayyen bir zaman olan şevval, zilkade ve zilhicce ayının ilk on gününde ziyaret anlamına gelmektedir. Haccın gerektirdiklerinden olan tavaf, say ve vakfe hacca mahsus hareketlerdir. Hac ibadeti islamın şartından biridir. Yani hac ibadeti zengin ve borcu olmayan Müslümanlar üzerine farz kılınmıştır. Hac ibadeti hem bedenen hem de mal ile yapılan bir ibadet şeklidir. Bu nedenle sağlıklı ve yeteri kadar mala sahip olmak hacca gitmek için gerekli olan unsurlardır. Zengin olup ta sağlığı yerinde olmayan yani hac ibadetini bedenen yerine getirecek gücü bulunmayan bir Müslüman üzerine hac farz değildir. Ta ki hastalığı geçip sağlık bulana kadar.
Haccın Tarihi
Haccın tarihi Hz. Âdem ‘e kadar uzanmaktadır. Hz Şit’in peygamber olduğu dönemde Kâbe onarılmış daha sonra Nuh tufanıyla birlikte kumlar altında kalmıştır. Uzun bir dönme sonra Hz İbrahim ile oğlu Hz İsmail tarafından bulunarak yeniden inşa edilmiştir. Hz İbrahim den sonra gelen peygamberler de Kabeyi ziyaret etmişlerdir. Nihayet Hz Muhammed’e inen ayetler hac ibadetini Müslümanların dosdoğru bir şekilde yerine getirmelerinde ayna olmuştur.
Yüce rabbimiz kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır.
‘’…Ona (Kâbe’ye) bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyt’i hac ve ziyaret etmeleri Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır…’’ (Al-i İmran, 3/97)
‘’ Haccı da umreyi de Allah rızası için tam yapın!’’( Bakara,2/196)
‘’insanları haccetmeye çağır ki, piyade olarak zayıf develer üzerinde bulunarak uzak yollardan sana gelsinler.(Hac, 22/27)
Fahri kâinat efendimiz Hz Muhammet Mustafa (sav) hadisi şerifinde ümmetine şu şekilde seslenmektedir.
‘’Ey insanlar! Sizin üzerinize hac farz kılınmıştır. O halde hac ibadetini yerine getirin! Hac ve umre için Beytullah’a gidenler Müslümanların Allah’a gönderilmiş temsilcileridir. Dua ederler ise Allah kabul eder. Mağfiret dilerler ise Allah onları bağışlar. Kim hacceder ve şehevatı terk edip günah işlemez ise geçmiş günahları bağışlanır. Günahlar arasında öyleleri var ki, onları ancak Arafat ‘ta vakfede bulunmak mahfeder. Hac ve umre yapanlar Allah Teala ‘nın cemaati ve ziyaretçileridir. İsterlerse verir. İstiğfar ederlerse mağfiret eder. Dua ederlerse kabul eder ve şefaat etmek isterse şefaatini kabul eder.’’
Medine-i münevvere minberinden ümmetine seslenen peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadır.
‘’ Hac ve umre niyetiyle evinden çıkıp yolda ölen kimsenin defterine kıyamet gününe kadar hac ve umre sevabı yazılır. Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere de ölen kişi ise mahkemeye arz edilmez. Hesapsız ‘’ Buyur, cennete gir!’’ denilir.’’
Haccın Farz Olmasının Şartları
Bir kimsenin üzerine hac ibadetinin farz olmasının bazı şartları vardır. Bunlardan ilki Müslüman olmaktır. Yani hac ibadeti Müslümanlar üzerine farz kılınmıştır. Daha sonra Müslüman olan kişinin aklı başında olması gerekmektedir. Ergenlik çağına girmiş olup özgür, hür ve muktedir olan bir kişi hac ibadeti ile mükelleftir. Muktedir olmasının anlamı maddi olanaklara sahip olup bu imkânlarını kendi hür iradesiyle kullanabilecek vaziyette olmasıdır. Kişinin hacca ibadetini yerine getirip dönünceye kadar kendisine ve bakmakla yükümlü olduğu kimselere yetecek miktarda maddi olanağa sahip olması gerekmektedir. Yolculuğu boyunca kendisini tehlikeye atabilecek ya da yolculuk yapmasına engel olacak bir hastalığının bulunmaması hayati önem arz edecek derecede bir rahatsızlığının bulunmaması gerekmektedir. Özellikle günümüzde dikkat edilmeyen bir husus olarak kadınların yanında mahrem yani nikâh düşmeyecek kadar yakın bir akrabalarının yahut ta kocalarının bulunması şarttır. Bu şartları taşımayanların üzerine hac ibadeti farz değildir.