Yükleniyor...

İmanlı Ölmek Yaşayışa mı Bağlı, Yoksa Son Ana mı? Genel

İmanlı Ölmek Yaşayışa mı Bağlı, Yoksa Son Ana mı?

İmanlı Ölmek Yaşayışa mı Bağlı, Yoksa Son Ana mı?

Bir insanın imanlı bir şekilde ölmesiyle ilgili tartışmalar her zaman vardır. Her insan Müslüman’ca düşünmek, Müslüman gibi yaşamak zorundadır. Burada da Bakara Surenin bir ayetinde şöyle ifade edilmiştir. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür nasıl ölürse öyle dirilir. Yani insan şuuraltıyla ölür ve ona göre de dirilir. Göreceği mükâfat ise buna bağlıdır.

Eğer insan bedenini ve ruhunu neyle doldurmuşsa yani gün boyunca neyin peşinden koşmuş ve neyi kendisine aziz olarak bilmişse ölürken de aynen öyle gözlerini kapatacaktır. Yani uyuyan bir insanı düşünün uykusunda konuşması dünyada yaşadıklarıyla alakalıdır. Yani insanın ruh haline ne tesir etmişse bununla uğraşır. Elbette ki öteye de onlarla gider.

Dört mezhebin fıkhını iyi bilen İmam Kurtubi bu konuyla ilgili şöyle demiştir.

Biz dönemimizde öyle olaylara şahit olduk ki o insanlar nasıl yaşamışlarsa bu dünyadan göç ederken de gözlerini yaşadıklara hayata uygun şekilde kapattılar. Evet dememiz o ki insan sağlığında dünyada hangi işle meşgul oluyorsa onunla gidecektir. Bunun içinde hiçbir insanın dünyevi uğraşılara kapılarak yaşamaması gerekiyor.

Bugün ise hac ve umre ibadetleri genellikle sonraki yaşlara ötelenir ve benim de zamanım geldiğinde ben de ibadetime yönlenirim şeklinde düşünülür. Oysa ki ölüm bir sıradan ibaret değildir. Ölümün küçüğü, büyüğü, genci, yaşlısı, hastası ya da sağlamı yoktur. Hac ve umre bir anlamda hakkın sonsuz lütfunun da imdadımıza yetişmesi demektir. İnsan ne kadar erken yaşta hac ve umre ziyaretini tamamlarsa bundan sonraki yaşamında da bunun tesiri altında olacağından dolayı yaşamını ona göre şekillendirecek ve dolayısıyla ölümü de bir o kadar güzel olacaktır.

Yine Bakara Suresi bize şunu belirtiyor ki; “Yaşarken Müslüman olarak ölmek dışında başka bir türlü ölmemeye çalışın. “

Firavun hayatının tamamında firavunca bir yaşam sürmüş ve suyun altında boğulurken bile tereddüt ettiğinden dolayı imansız olarak gitmiştir. Bunun yanı sıra ölmeden iman aşkıyla yürümüş olan insan da cennete ulaşmıştır.

Hz. Peygamber (SAV) bu hususta şöyle bir örnek vermiştir.

Eskiden yaşayan bir insan vardı bu insan yaşamı boyunca 90–100 kişiyi öldürdü sonra pişman olup bir rahibe giderek ben bugüne kadar 90–100 adam öldürdüm tövbe etsem af olur muyum? Der. Rahip hayır tövbe etmen bir şey değiştirmez deyince onu da öldürerek 101 kişiyi öldürmüş oldu. Sonra bölgedeki bir âlime gidip ben bu güne kadar 101 kişiyi öldürdüm tövbe etsem kabul olur mu? Dedi. Âlim kişi senin tövbe etmene kim karışabilir. Şuraya git buradaki imanlı insanlarla bir ol ve ibadet et şeklinde tavsiyelerde bulunur.  Adam yola çıkar ve yolun yarısında hayatını kaybeder. Rahmet melekleri bir araya gelerek adamın durumunu görüşür ve  bu adam canı gönülden isteyerek tövbe ederek buraya kadar geldi  der. Ancak azap melekleri bu adamın bugüne kadar hiç kimseye iyiliği dokunmamıştır der.  Sonra ise insan suretine bürünmüş olan bir melek gelerek geldiği mesafeyi ölçün ve adam ne tarafa daha kısa mesafedeyse oraya aittir der. Mesafe ölçülür ve adam varacağı yere daha yakındır. Adam rahmet meleklerine teslim edilir.

İşte buradan da anlaşılacağı gibi insan yaşamı içerisinde ne tarafa doğru yürürse ağır gelen tarafından dolayı hükmünü alır. Siz dünyevi işlerle zamanınızı boşa geçirir ve imana dair yapacaklarınızı ertelerseniz o zaman Azap melekleri sizi alır ve götürür. 

Değerli Müslüman kardeşlerim Allah sizi hac ve umre yolunda ölenlerden eylesin. Haccınız ve umreniz kabul olsun inşallah.

Yorumlar

Yorum Yap